بَاب
رَفْعِ
الصَّوْتِ
بِالْأَذَانِ
31. Ezan'ı Yüksek
Sesle Okumak
حَدَّثَنَا
حَفْصُ بْنُ
عُمَرَ
النَّمَرِيُّ
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ مُوسَى
بْنِ أَبِي
عُثْمَانَ
عَنْ أَبِي
يَحْيَى عَنْ
أَبِي هُرَيْرَةَ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
الْمُؤَذِّنُ
يُغْفَرُ
لَهُ مَدَى
صَوْتِهِ
وَيَشْهَدُ
لَهُ كُلُّ
رَطْبٍ
وَيَابِسٍ
وَشَاهِدُ
الصَّلَاةِ
يُكْتَبُ
لَهُ خَمْسٌ
وَعِشْرُونَ صَلَاةً
وَيُكَفَّرُ
عَنْهُ مَا
بَيْنَهُمَا
Ebu Hureyre (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre, Nebiyy-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Müezzin sesinin (ulaştığı yer) miktarınca mağfirete erişir,
kuru ve yaş (ne varsa) ona şahitlik eder. (Cemaatle) namaz kılan kimseye de
yirmi beş namaz (sevabı) yazılır ve ondan (cemaatle kıldığı) iki namaz
arasındaki (küçük günahlar) affedilir"
Diğer tahric: Buhari,
ezan; Nesai, ezan; İbn Mace, ezan; Ahmed b. Hanbel.II, 136, 266, 411, 429, 458,
461; IV, 284.
AÇIKLAMA: Bu hadis-i şeriften
müezzinin sesinin çıktığı nisbette mağfirette olacağı anlaşılıyor. Müezzinin
bulunduğu yer ile sesinin eriştiği son nokta arasındaki mesafe müezzinin
günahlarıyla dolu olsa, bütün bu günahların ezan sebebiyle affedileceği hadis
şarihlerince açıklanmıştır. Bazı alimler bu mağfiretin kapsamı İçine cemaati
de sokan tefsirler yapmışlar, ezanı işitip de cemaatle namaza gelen herkesin
günahlarının affedileceğini söylemişlerdir. Bazı alimler de "Müezzinin
bulunduğu noktadan sesinin eriştiği son noktaya kadar olan mesafe üzerinde
işlemiş olduğu bütün günahları affolunur" şeklinde yorumda bulunmuşlardır.
Yine
bu hadis-i şerifte kuru ve yaş her şeyin kıyamet gününde müezzinin lehine
şahitlikle bulunacağına işaret edilmektedir. Nitekim Buharî'nin bir hadisi bunu
açıkça ifade etmektedir. bk. Buharî,
ezan; tevhîd; bedü'l-hak; muvatta', nida
Bu
şahitliğin nasıl olacağı konusunda da ilim adamları tarafından çeşitli
tefsirler yapılmıştır. îbn Hacer bu konuda şunları söylemektedir: Kıyamet
gününde Allah Teala'nın bu cansız varlıklara bir hayat ve konuşma kabiliyeti
vermesi ve bu sayede onların da şahadette bulunması mümkündür. Aslında bütün
varlıklarda -insanın idrak etmediği ve yaratılış hikmetlerine uygun bir çeşit-
ilim ve idrak bulunduğu ve Allah'ı' tesbih ettikleri bilinen bir gerçektir
Nitekim bu gerçek şu ayet-i kerimelerde beyan edilmiştir: "Taşların
öylesi var ki; içinden nehirler kaynıyor, öylesi var ki çatlıyor da bağrından
sular akıyor ve öylesi var ki Allah'ın haşyetinden (yerlere) yuvarlanıyor.
Allah yaptıklarınızdan gafil değildir"[Bakara 74 ]
Yani
o taşlar yağmurlar, kasırgalar, zelzeleler gibi kudret-i ilahiyeyi gösteren
ayat-ı ilahiyye'den müteessir olarak Allah korkusundan her halde düşer
yuvarlanır yerinden oynar. Halbuki sizin kalpleriniz bu kadar zahir ayetler
karşısında zerre kadar müteessir olmaz! Tergîbü terhîbden bir eser duymaz"
Hak Dini
Kur'an Dili, I, 389.
Hiç
bir şey yoktur ki onu hamdiyle tesbih etmesin ve lakin siz onların tesbihlerini
iyi anlayamazsınız"[İsra 44] Elmalılı Merhum bu ayet-i kerimenin tefsirinde
şunları söylemektedir: "Çokları bu tesbihin lisan-ı hal ile delalet veya
halin kalden camm olduğuna kail olmuşlardır. Fakat bazı tefsirciler manayı
hakikisi üzere kavlen tesbih demek olduğunda ısrar etmiştir. Ekseriyyetin kavli
ukul-i avamaa emess görünürse de Alusî tefsirinde tafsil olunduğu üzere
Resulullah'ın elinde taşların tesbihinin duyulması gibi birçok ehadis ve asar-ı
varide bazın kavlini te'yid etmektedir. Muhyiddin-i Arabi ve sair birçok
sofiyye dahi buna kaildirler." Hak Dini kur'an Dili, V, 3181.
Nitekim
ehl-i sünnetin görüşünün bu merkezde olduğu el-Bağavî.tarafından ifade
edilmektedir. Ayrıca kurdun ve öküzün konuşmaları da bu konuda en ufak bir
şüphe bırakmayacak deredece kuvvetli birer delildir.[Bu hususta tafsilat için
bk. Şifa-i Şerîf, trc. F. Yavuz, I, 94-ßO8.]
Bütün
varlıkların müezzin için şahitlikte bulunmasının hikmeti ise, "Müezzinin
fazilet ve yüksek derecesinin her tarafa yayılmasını ve takdirle karşılanmasını
sağlamaktır" şeklinde izah edilmiştir.
Yine
bu hadisteki cemaatle namaz kılan kimsenin iki namazı arasındaki günahlarının
affolacağı ifadesindeki günahlardan maksat, bazılarına göre küçük günahlar ise
de bazılarına göre kul haklarının dışında kalan bütün günahlardır.